zamanın oku

ciddi ciddi bilimsel bir kavramışmış, büyük büyük adamlar üzerine kafa patlatmış. bir taraftan çok haklılar, bundan ciddi mesele yok. diğer taraftan hepsinde bir bit yeniği var.

şimdi esas hayret verici olan içinde bulunduğumuz evrenin hangi köşesinde olursak olalım, buna bağlıyız. sonuçlar sebeplere bağlı, kırılan bardağı geri alamıyoruz. zaman oku kabaca böyle bir şeydi sanırım.

şimdi dünya gezegeninde bu iyi güzel de atıyorum elmastan yapılmış bir yerde ne alaka diyor insan. işte garip olan da bu her tarafta geçerli kuralların olması insanı biraz işkillendiriyor. tek noktadan ortaya çıkmasıyla alakalı olabilir, tamamen insan zihniyle alakalı olabilir. taktığın gözlük gibi gözlerin ve algın sebebe bağlı olabilir. kırılmayı sonuç olarak görüyor olabiliriz. artık düşün düşünebildiğin kadar.

benzer şekilde atomların yapısı meselesi de var şimdi. bir hidrojenin içi hepsinde aynı mı yani? bunu düşününce de kendimi bir hoş hissediyorum. böyle bir garip, bir mayhoş. lan ne alaka? o kadar hidrojenin içi nasıl aynı olabilir? birisi yamuk olamaz mı yani? modellerini kafalarına göre yapıyorlardı, ona lafım yok ama hidrojeni diğerlerinden ayıran bir tek tiplik vardır herhalde.

ha tek tip olsa bile atılmış zerreler gibi rastgele birleşmişler görünümü veriyorlarsa onu da söylesinler (şimdi araştırmadım, belki söylemişlerdir, ahkam kesiyorum işte a..). bilemedim artık, oturarak ben bu evrenin gizemini çözemeyeceğim sanırım, beklentileri boşa çıkarmış küçük enişte oldum. oldumsa da niye oldum? sor bir bakalım?

Kategoriler: Paylaş

Yorum bırah: