hikaye içinde hikaye hakkında

şimdi aniden durduk yere aklıma geldi de ciddi kafama takılan bir mevzudur aslında... hikaye içinde hikaye ne kadar anlamlı? kafa karıştırma açısından güzel oluyor ama aynı zamanda bu dünya yalan demeye de benziyor. hikayenin içindeki hikayeyiz dersek bir yerinden gerçek hikayeyi aslında yakalamanın mümkün olmadığını da söylemiş oluyoruz.

şöyle ki; eğer hikaye içinde hikaye olabiliyorsa bunu hem içine doğru, hem de dışına doğru sonsuza kadar hikayelemenin yolu açılıyor. tek hikaye olmalı başkası olmamalı ama bu da gerçeği yansıtmıyor. işte az önce kafamı tekrardan kurcalayan şey burada bir yerlerdeydi. kendi prototipini yaratan robot gibi bir olaydır bu. mümkünatı olmaması gerekir böyle bir şeyin.

kısa net cevaplarla olmuyor haliyle ama işi bu kadar karmaşıklaştıranın da çok karmaşık bir şey olduğunu düşünmüyorum. sadece bu alana erişmeyi engelleyen bir basit güvenlik kodu gibi bir şey var gibi duruyor.

hikaye içinde hikaye aynı fraktal şekiller gibi bir olay. kendi kendini doğuruyor, başı sonu yok. ha böyle deyince yine allah'a geldik hamdolsun ama işte allah demek de pek büyük bir açıklama değil.

kendi benzerini kendi içinde üretme mekanizması gibi ama bir şeyler eksiliyor olmalı ki gerçeklik algısında bozulma oluyor. hangi dereceden farkındalığa uyanıldığı da fark yaratmıyor. hangi hikayeden uyanırsan uyan yine hikaye içindesin demek gibi... rüya içinde rüya sanki bir inşepşın ehemehe.

sözün özü bir hikaye bile yalansa hepsi yalandır, hikayeler güvenilmezdir. olanı anlatmaktan çok gizlemeye yarar. giydirilmiş kılıflar gibidir. mesela bana suyun akışının hikayesini anlatabilir misin abidin?

Kategoriler: Paylaş

Yorum bırah: